“`html
CHP’nin 38. Olağan Kurultayı Davası İkinci Duruşması Gerçekleştirildi
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 38. Olağan Kurultayı’nın iptaline yönelik açılan davanın ikinci duruşması Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde gerçekleştirildi.
Duruşmada, beş akademisyenin hazırladığı uzman görüşü mahkemeye sunuldu.
Prof. Dr. Metin Günday, Prof. Dr. Fahri Bakırcı, Prof. Dr. Ahmet Kılıçoğlu, Dr. Öğretim Üyesi Abbas Kılıç ve Dr. Öğretim Üyesi Timuçin Köprülü imzalı belgede, CHP’nin olağan ve olağanüstü kurultaylarının geçerliliği konusunda ortaya atılan iddiaların “seçim yargısı” ile Anayasa’nın 68 ve 69. maddeleri kapsamındaki “Anayasa yargısı”nı ilgilendirdiği vurgulandı.
Uzmanların değerlendirmelerine göre, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 14. maddesinin gerekçesinde, kurultayların partilerin parlamentoları ile aynı öneme sahip olduğuna dikkat çekilerek, siyasi partilerin kongrelerinin seçim öncesi ve süreçteki önemli işlemler olduğu ifade edildi.
Konuya dair hukuki mütalaada, Türk Medeni Kanunu’nun 83. maddesinin, kurultayın tamamen iptali yerine sadece alınan bir kararın hukuka aykırılığı durumunda başvuru yollarının düzenlendiği belirtildi. Bu bağlamda, “Kurultayın herhangi bir kararının iptali talebi olsa dahi, bu işlemler seçim döneminde gerçekleştirilmiş olduğundan mevcut yargı yollarıyla iptal edilemeyecektir” denildi.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun aksine, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu hükümlerinin geçerli olacağı, kurultayla ilgili detayların da seçim yargısının kapsamına girdiği kaydedildi.
İTİRAZLAR YSK TARAFINDAN REDDEDİLDİ
Kongre ve kurultaylardaki seçim işlemlerinin “seçim kurulu” tarafından gerçekleştirildiğine işaret eden hukuki görüşte, kurultay kapsamında yapılan seçimlerin iptali talebinin “seçim yargısı” çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Ayrıca, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
“Demokratik siyasal yaşam, belirsizliklerin ve hukuksal esaslardan yoksun iddiaların çözüm yerinin seçim yargısı usulleri olmasını gerektirmektedir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 6 Nisan 2025’te gerçekleştirdiği olağanüstü kurultaya dair yapılan itirazlar, seçim kurulu ve Yüksek Seçim Kurulu tarafından reddedilmiştir. Bu alınan kararların üzerine yeni itiraz ya da dava yoluna gitmeye çalışmak hukuken uygun olmayacak ve toplumsal bir krize yol açabilir.”
DAVA SÜRECİNE DİKKAT ÇEKEN GÖRÜŞLER
“Anayasa yargısı” açısından incelediğimizde, Siyasi Partiler Kanunu’nun 104. maddesinin çok net olduğu ve ilgili siyasi partinin anayasa kriterlerine aykırı hareket ettiğinin tespiti halinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurabileceği dikkate alındı. Ancak bu sürecin tamamlanabilmesi için belirli sürelerin dolmuş olduğu ifade edildi.
DAVANIN SOMUT VE İNANDIRICI KANITLARA DAYANMASI GEREKİYOR
Parti kurultayının iptali talep edilen durumun sıradan bir dernek ya da genel kurul kararından daha fazla kanıt gerektirdiği vurgulandı. “Kurultay kararlarının iptali talebi, Cumhuriyet Halk Partisi gibi köklü bir partinin kararlarını etkileyebilir. Bu tür durumların ciddi ve somut kanıtlarla desteklenmesi gerektiği açıktır” denildi.
DUYUM VE TAHMİNLERE DAYALI İDDİALAR SORUNLU
Şaibe iddialarının, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından değerlendirildiği ve “menfaat karşılığında oy kullanıldığı” gibi iddialara dayandığı bildirildi. Ancak, kanıt yetersizliği nedeniyle bu iddiaların inandırıcılığının sorgulanabileceği ifade edildi.
SOYUT İDDİALARA DAYANMAKTADIR
Uyuşmazlığı çözümleyecek beyanların, somut ve doğrudan bilgilerle oluşturulmuş olması gerektiği vurgulandı. “İddiaların soyut bir temele dayandığı ve somut kanıtlar sunulmadığı açık” ifadesi kullanıldı. İddiaların yapısının yalnızca başkalarından duyumlara dayandığına dikkat çekildi.
KURULTAY KARARLARINA GÖLGE DÜŞÜRMEMEK GEREKİYOR
Davacıların, subjektif ve inandırıcı olmayan iddialara dayanan bir durumda davayı açtıkları yönünde eleştiriler yapıldı. Ayrıca, CHP’nin yeni bir Kurultay gerçekleştirdiği göz önüne alındığında, mevcut davanın konusuz kalacağı değerlendirildi. Mahkeme, görevsizlik kararı verebilir ya da somut kanıtın yokluğu nedeniyle davayı reddedebilir.
“`